Günümüzün en popüler konularının başında gelen doğru beslenme yöntemlerinin, özünde yalnızca sporcular için değil, herkes için bir yaşam tarzı olması gerektiği artık bilinen bir gerçek. Doğru beslenme, yalnızca kilo vermek veya mevcut kilonuzu korumak anlamına gelmez. Günümüzde ilaç sektörü hayatımızı bu denli ele geçirmişken, altında yatabilecek potansiyel sebepleri düşünmeli ve bizleri ilaç kullanmaya yöneltecek her türlü hastalıktan kaçınmak için özen göstermeliyiz.
Şimdilerde herkes yaşamında doğallık arayışına girmiş durumda. Peki bu doğal yaşama nasıl ayak uydurabilirsiniz? İşte sizlere 1 haftada 10 kilo verdirecek doğal yaşam ve beslenme taktikleri ve işinize yarayacak diyet listesi!
Elbette böyle bir şey yok. Olsa bile, bu kadar kiloyu bir anda vermek sağlıklı olabilir miydi? Öncelikle yapmanız gereken, böyle başlıklar gördüğünüzde okumayı bırakmanız (biz sadece sizi denedik, lütfen devam edin, söyleyeceklerimiz önemli). Ve hayatınızı değiştirmeye bir yerlerde artık başlamanızı sağlamak!
Sağlıklı Bir Yaşam Tarzında Neler Var, Neler Yok?
Öncelikle süt yok. Beyaz un ile yapılan herhangi bir şey de yok. Prof. Dr. Saraçoğlu, bir konuşmasında şunu söylüyor: “Bizler topraktan geldik. Toprakta olan ne varsa, özümüzde de o var. Ve şehirler, topraktan oldukça uzak” şeklinde açıklıyor. Yani durum biraz vahim.
Bunun sebebi, yediğimiz meyvelerin çekirdeklerini toprağa atıp büyümesini bekleme alışkanlığından vazgeçmiş olmak; yerine gelen laboratuvar üretimi, tek seferde firesiz ve %100 verimle, en muazzam görünüşteki meyveyi veren ancak bir daha asla büyümeyen yapay tohumlar; fazla proteinli besinden 25 yıl yaşamak yerine 5 yıl içerisinde verebileceği maksimum sütü verip kalp krizi geçiren hayvanları mecburen tüketmek gibi pek çok sebep var. Yani bu toprak, bildiğimiz o toprak değil.
Tüm bunlardan kaçınmak için ne yapmalıyız? Ekşi mayalı veya siyez ekmeğini tercih etmeliyiz. Aslında yalnızca bu gıda için değil; ekşi maya, siyez, zerun, karakılçık, kavlıca gibi buğday çeşitleriyle yapılan ürünleri, beslenmemizin odak noktası yapmalıyız. Çorbalarda ve tatlılarda kullandığımız beyaz unu bile, bunlarla mutlaka ile değiştirmeliyiz. Doğru buğdayı, doğru maya ile buluşturmak, işin püf noktası. Bu sayede metabolizma hastalıklarına karşı bedeniniz direnç geliştirecektir. Kaçamaklar olmayacak mı? Tabii ki de olacak. Ancak bunu bir yaşam tarzı haline getirdiğinizde, beyaz un ile yapılan hiçbir şeyin bedeninize iyi gelmediğini hissettiğinizde, canınızın bir daha onları istemeyeceği o an gelecek…
Market eti yerine doğallığına inandığımız kasapların kuzu etini; inek sütü yerine, güvendiğimiz çiftliklerin keçi sütünü tercih etmeli; bunlara erişemiyorsak hiç bulaşmamalıyız. Şimdilerin en mantıklı akımı olan evde yoğurt yapma akımına uymalıyız. Ama bildiğimiz, güvendiğimiz bir yerin sütü ile…
Çağın Hastalığı Karaciğer Yağlanması!
Hayatınızı, doğal ve doğru beslenmeyle değiştirmek istiyorsanız, genetiği değiştirilmiş ürünlerle ilgili bilindik markaların ve markalara bağlı bireylerin itiraflarını Türkçe ve İngilizce dillerinde aratmanızı isteriz. Bunu okuduktan sonra özellikle mısır, soya ve tavuk ile ilgili endişeleriniz olacaktır. Bu doğrultuda, fiyat açısından biraz daha pahalı olsa da, organik tavuklar marketlerde yerini almış durumda. Sporcular için değerli bir besin kaynağı olan tavuk ve yumurta tüketiminde, gezen tavuk ibaresi olanları tercih edebilirsiniz. Eğer Monosodyum Glutama yani nam-ı diğer “Çin tuzu” görürseniz (bağımlılık yaptığı kanıtlanmıştır), lütfen şu adımları izleyiniz:
Önceden tükettiğiniz hiçbir gdo için üzülmeyin. Vücudumuz öyle bir mekanizma ki, sık sık organlarını ve kendini yenileyen; doğru adımlarla, tüm zararları bedeninizden uzaklaştıran… Her şeyden önce, bu hayata bir karaciğer temizleme programı ile başlayın. Bu konuda doktorunuzdan veya diyetisyenlerinizden yardım alın. Karaciğer temizliğinin, pek çok hastalığı önlediğine dair bilimsel makalelere göz atın. Sabahları zeytinyağı ile başlayacağınız bu temizlik sonrası, bedeninizin nasıl değiştiğine inanamayacaksınız!
Son Olarak,
Doğru bir beslenme için, doğanın sunduğu her besini, zamanında tüketmelisiniz. Toplumun çoktan bilinçlendiği bir tespit var ama biz yine de hatırlatalım, sebzelerin mümkünse en eğrisini seçmelisiniz. Mükemmel şekiller, doğada yoktur. Doğa, farklı çizgileri ve bilinmez şekilleriyle bizleri büyüler; bunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Aslında yapılacaklar çok kolay. Bol su tüketmeliyiz; ancak bunu spor sırasında veya hemen öncesi ya da sonrasında yapmamalıyız. Ekmek de yemeliyiz, kekte, makarnada! Fakat doğru maya ve buğdayla. Kendinizi bir diyet programına şartlamayın. Bir şeylere uymak zorunda hissetmek, özgürlük kısıtlar ve eninde sonunda zincir kırılır, hiçbir fayda sağlamaz… Bir yaşam tarzı belirleyin, bunu yalnızca kendiniz ve bedeniniz için yapın. Dışarıda sizlere dayatılanları tüketmenin, asıl kısıtlayıcı olduğunun bilincine varmaya başlayın. Bu yaşam tarzının “pahalı” olduğunu düşünebilirsiniz ancak evde kendi besinlerinizi üretmenin aslında ne kadar ekonomik olduğunu gözlemleyeceksiniz. Yalnızca malzeme açısından değil; bir sektör olarak ilaçlara ve hastanelere verilen paraları, bu doğrultuda girdiğiniz tüm testler ile kaybettiğiniz vakitleri hesaba katınca, uzun vadede kazanan yalnızca siz bedeniniz olacaktır!
*Küçük Bir Not: Bu yazı, bilimsel makalelerin, kanıtlanmış araştırmaların ve gerçek doktorlarının deneyimleri ışığında yazılmıştır. Yazının 2. bölümünü okumak için lütfen tıklayınız!